Dikkat! Bu belirtiler 24 saatte geçmemişse nedeni MS olabilir!

 

Multipl Skleroz, görme bozukluğundan, kollar bacaklar ya da gövdede güçsüzlüğe, idrar kaçırmadan, cinsel isteksizliğe kadar birbirinden çok farklı belirtilerle başlıyor. Tedavisinde geç kalındığında atakların sıklığı ile şiddeti artıyor. Bunun sonucunda da hastalarda kalıcı sakatlıklar oluşabiliyor. Aslında erken ve düzenli tedaviyle Multiple Skleroz atakları kontrol altına alınabiliyor.

Acıbadem Maslak Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, Multipl Skleroz’un her hastada farklı belirtiler ile başladığına dikkat çekerek, “Ayrıca belirtilerin hastalığın başlangıç dönemlerinde genellikle kendiliğinden de düzelebildiği için, hastaların hekime başvurmaları ve tanı almaları gecikebiliyor. Bazı hastalar da ataklar geçtiğinde 'düzeldim' diyerek tedavilerini aksatıyor. Zamanla hastalarda kalıcı görme kaybı, yürüme ya da denge bozukluğu gibi sekeller ortaya çıkıyor. Oysa Multipl Skleroz erken ve düzenli tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalık. Üstelik yeni tedavi seçenekleri hem daha etkili sonuçlar veriyor, hem de hastalara büyük konfor sunuyor.” diyor.

 

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, aşağıda yer alan belirtilerden birkaçının, hatta birinin bile 24 saatten uzun süredir devam etiği takdirde, zaman kaybetmeden bir nöroloji uzmanına başvurmak gerektiği uyarısında bulunuyor.

 

• Genellikle tek gözde görme keskinliğinin azalması veya görme kaybı ya da çift görme.
• Baş dönmesi, dengesizlik, beceriksizlik.
• Vücudun değişikli bölgelerinde özellikle gövdede kuşak tarzı duyu değişikliği, yüzde, kollar ya da bacaklarda uyuşukluk, güçsüzlük.
• İdrar kaçırma ya da idrar yapamama, dışkılama sorunları
• Dilde peltekleşme gibi konuşma bozuklukları.
• Yorgunluk.
• Bellek sorunları.
• Depresyon gibi duygu durum değişiklikleri.
• Cinsel isteksizlik, erken boşalma gibi cinsel işlev bozuklukları.

Daha az sıklıkla;
• Baş ağrısı, uyku bozuklukları ya da epileptik nöbetler.

Hastaların üçte ikisi 20-40 yaş grubunda
• Hastaların üçte ikisi bu hastalığa 20-40 yaş arasında yakalanırken, üçte biri ise 40 yaş üstünde ya da 20 yaş altında oluyor. 55 yaşın üzerinde ise risk belirgin olarak azalıyor.
• Yeterli sayıda olmamakla birlikte, ülkemizde her 100 bin kişide 30- 40 kişinin MS’li olduğunu bildiren çalışmalar var. Bu çalışmalardan yola çıkılarak ülkemizde yaklaşık 35 bin MS hastası olduğu tahmin ediliyor.
• 40 yaş altında başlayan ataklar ve düzelmelerle giden MS tipi kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık 2 kat daha sık görülüyor. Bunun aksine 40 yaş ve üzerinde başlayan MS hastalığında ise kadın ve erkek oranı eşit rakama yaklaşıyor

 

ERKEN YAKALANDIĞINDA ATAKLAR KONTROL ALTINA ALINABİLİYOR
MS’in temel olarak 3 tip tedavisi var; belirtilere yönelik tedavi, atak tedavisi ve atakları önleme tedavisi. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, MS’in henüz kesin tedavisi olmasa da, erken tanı ve tedaviyle atakların kontrol altına alınabildiğine dikkat çekerek sözlerine şöyle devam ediyor: “Bunun sonucunda hastalar atak döneminde yaşadıkları görme bozukluğu, konuşma güçlüğü, denge sağlama ve idrar tutamama gibi nörolojik belirtilere bağlı sıkıntılardan ve atak nedeniyle sık aralarla yüksek doz kortizon almaktan kurtulabiliyor. Daha da önemlisi hastalar sakat kalmadan hayatlarına devam edebiliyor.”

 

YENİ SEÇENEKLERLE TEDAVİNİN ETKİNLİĞİ YÜZDE 50'NİN ÜZERİNE ÇIKTI
Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, Multipl Skleroz tedavisinde son 3-4 yıldır çok büyük adımlar atıldığını belirterek hastaların yüzünü güldüren gelişmeleri şöyle anlatıyor:


"Bundan birkaç yıl öncesine dek, tedavi seçeneklerimizin tümü enjeksiyon şeklinde idi ve hastalarımıza sadece birkaç ilaç seçeneği sunabiliyorduk. Bugün ise hem hap şeklinde ilaçlarımız var, hem de hastalara önerebileceğimiz tedavi seçeneklerimiz arttı. Tıpkı bir terzinin kişiye özel elbise dikmesi gibi, biz de artık mevcut hastalığının aktivitesi ve eşlik eden başka sağlık sorunları olup olmadığına bakarak hastaya özel ilaç seçenekleri sunabiliyoruz. Tedavide kullandığımız yeni ilaçların 2 önemli avantajı var; birincisi hap olmaları nedeniyle uygulamasının kolay olması. Bu gelişme, özellikle enjeksiyondan korkan hastalarımız için büyük bir konfor sağlıyor. İkinci avantajı da yıllardır kullandığımız bazı tedavilere göre etkinliklerinin daha fazla olması. Öyle ki daha önce hastalığa bağlı klinik atakları önleyebilme şansımız yüzde 30'lar civarındayken, bu rakam yeni oral ilaçlar sayesinde yüzde 54'e kadar çıkabilmektedir. Ancak yeni tedavilerin uzun dönem güvenlik verilerine henüz sahip değiliz. Bu nedenle 20-25 yıllık uzun dönem sonuçlarını bildiğimiz mevcut tedavilerle hastalığı kontrol altında olan hastalar, sadece yeni olduğu için ya da hap şeklinde olduğu için ilaçlarını değiştirmeyi kesinlikle düşünmemeliler. Biz yeni geliştirilen hapları önceden kullanılan ilaçlara yanıt veremeyen hastalarda kullanıyoruz.”

 

TEDAVİYİ YARIM BIRAKMAK KALICI SAKATLIK NEDENİ
MS ataklarla seyreden bir hastalık. Bu nedenle bazı hastaların sadece atak denilen dönemde tedavi olduklarını, belirtiler geçince de 'artık düzeldim' diyerek tedavisini yarım bıraktıklarını söyleyen Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, “Hasta tedavisini yarıda bıraktığı için atakların sıklığı ve şiddeti giderek artmaya başlıyor. Zamanla ciddi yürüme ya da görme bozukluğu, bellek bozukluğu gibi, hastanın günlük işlevlerini bile yerine getiremeyecek kadar önemli, kalıcı sekeller oluşabiliyor. Dolayısıyla hastalar hekimi belirtmediği sürece, ilaç tedavilerini kesinlikle bırakmamalılar. Ayrıca tedavinin de MS konusunda uzmanlaşmış hekim ve merkezde yapılması da çok önemli." diyor.